بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَإِن يَرَوْاْ ءَايَةً يُعْرِضُواْ وَيَقُولُواْ سِحْرٌ مُّسْتَمِرٌّ ٢

Hâlâ bir âyet görseler yüz çevirip derler: müstemir bir sihir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَكَذَّبُواْ وَٱتَّبَعُوٓاْ أَهْوَآءَهُمْۚ وَكُلُّ أَمْرٍ مُّسْتَقِرٌّ ٣

Yalan dediler, hevâlarına uydular, halbuki her emir müstekir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَلَقَدْ جَآءَهُم مِّنَ ٱلْأَنۢبَآءِ مَا فِيهِ مُزْدَجَرٌ ٤

Celâl’im hakkı için onlara kıssalardan öyleleri de geldi ki onlarda zecredecek haberler var.

– Elmalılı Hamdi Yazır

حِكْمَةٌۢ بَٰلِغَةٌۖ فَمَا تُغْنِ ٱلنُّذُرُ ٥

Bir hikmeti baliga, fakat inzarlar faide vermiyor.

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَتَوَلَّ عَنْهُمْۘ يَوْمَ يَدْعُ ٱلدَّاعِ إِلَىٰ شَىْءٍ نُّكُرٍ ٦

Sen de onlardan yüz çevir, o gün ki çağırıcı görülmedik müdhiş bir şeye çağırır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

خُشَّعًا أَبْصَٰرُهُمْ يَخْرُجُونَ مِنَ ٱلْأَجْدَاثِ كَأَنَّهُمْ جَرَادٌ مُّنتَشِرٌ ٧

Gözleri düşgün düşgün kabirlerden çıkarlar, sanki çıvgın çekirgeler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

مُّهْطِعِينَ إِلَى ٱلدَّاعِۖ يَقُولُ ٱلْكَٰفِرُونَ هَٰذَا يَوْمٌ عَسِرٌ ٨

Gibi çağırana koşarak, der ki kâfirler: bu pek zorlu bir gündür.

– Elmalılı Hamdi Yazır

كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ فَكَذَّبُواْ عَبْدَنَا وَقَالُواْ مَجْنُونٌ وَٱزْدُجِرَ ٩

Onlardan evvel Nuh kavmi tekzib etti yalancı dediler o kulumuza, mecnun dediler, çok incittiler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَدَعَا رَبَّهُۥٓ أَنِّى مَغْلُوبٌ فَٱنتَصِرْ ١٠

O da nihayet Rabbi’ne duâ etti, ben dedi, mağlûbum, hemen nusratını ver.

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَفَتَحْنَآ أَبْوَٰبَ ٱلسَّمَآءِ بِمَآءٍ مُّنْهَمِرٍ ١١

Bunun üzerine Göğün kapılarını açtık dökülen bir su ile şakır şakır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَفَجَّرْنَا ٱلْأَرْضَ عُيُونًا فَٱلْتَقَى ٱلْمَآءُ عَلَىٰٓ أَمْرٍ قَدْ قُدِرَ ١٢

Yeri de fışkırtık kaynaklar halinde, derken su birleşti bir emr üzerine ki olmuştu öyle mukadder.

– Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR
Okuyucu